(savaşa zorlanan çocuklar) - مقال كلاود
 إدعم المنصة
makalcloud
تسجيل الدخول

(savaşa zorlanan çocuklar)

الأطفال وقود الحرب!

  نشر في 16 يوليوز 2023 .


Konu 'savaştan etkilenen çocuklar' olunca, hüzün hissetmeden yazmak mümkün olmuyor. Çünkü, biz bu çocukların şiddetli gözyaşlarına ve haykırışlarına şahit olmuştuk ve çok fazla etkilenmiştik. Ve şimdi en büyük amacımız, savaştan etkilenip seslerini duyuramayan çocukların seslerini duyurmaktır.

1) Savaşın Çocuklar Üzerindeki Psikolojik Faktörü:

Çocuk, toplumun temelidir. Eğer bu temel iyi inşa edilirse, o zaman iyi bir bağımsızlığa sahip oluruz. Çünkü kişinin eğitimi zannedildiğinin aksine gençlik çağlarında değil, çocukken başlar. Bunun için, çocuğun toplumda büyük bir önemi vardır ve toplum, bu çocukların temel ihtiyaçlarını karşılama konusunda büyük bir sorumluluk altındadır.

Bir insanın içinden geçtiği en önemli dönemlerden birisi çocukluktur. Çünkü birey bu dönemlerde çevresine uyum sağlamaya, bilgi toplamaya ve buna göre kendini ifade etmeye başlar. Eğer tüm bunlar sağlıklı bir aile tarafından gerçekleşirse psikolojik ve zihinsel anlamda sağlam çocuklar elde ederiz. Bunun faydalarının topluma yansıyacağında hiç şüphe yoktur. Böyle elde ettiğimiz toplum da şüphesiz gelişmiş bir toplum olacaktır.

Bu temelde ölüm oranının doğum oranının altında olduğu toplumlarda devam edecek ve gelişmiş bir toplum olarak ayakta durabilmelerini sağlayacaktır. Fakat ölüm oranının doğum oranından fazla olduğu bir toplumda insanın rolü azalacak ve toplumdaki yerini kaybedecektir.

Mevcut koşullar altında, bir çok Arap ülkelerinde devletler arası savaşlar, krizler veya devrimler görüyoruz. Tüm bu olayların sonucunda masum çocuklarımız mağdur durumda kalmaktadır. Elbette kadınların, erkeklerin ve yaşlıların ezilen grupta yer almadığını söyleyemeyiz fakat iyi biliyoruz ki, çocuklar toplumdaki en savunmasız gruptur.

Bu çocuklar savaşın içinde büyümüş olsalar da, gerçek anlamda savaşın neden olduğu gibi savaş hakkında bir takım bilgilere sahip değillerdir. Bundan dolayı çevresinde ne olup bittiğini anlayamazlar ve bu nedenle de güçlü bir psikolojik tramvaya maruz kalırlar.

Savaş, bir çocuğun hayatının gidişatını değiştirebilecek bir etkiye sahip olduğundan, geride, yıkıcı psikolojik ve sosyal etkiler bırakıyor. Özellikle aile, okul, akraba , arkadaş gibi değerlerinin ellerinden alınması veya yakın çevrelerinden kişileri kaybetmelerine karşın kendilerini savunamayışları, savaşın onlar üzerinde bıraktığı en yıkıcı etkilerden biridir. Ve bu yıkıcı etkilerin daha bir çok sebebi vardır...

Çatışma bölgelerindeki çocuklar ölümle karşı karşıya kalacak kadar ciddi ihlallere mazur kalmaktadırlar. En az bunun kadar önemli olan ve nesillerce devam eden ruh sağlığı konusu ise, bu bölgelerde malesef ölüm kadar önemli değildir.

Birleşmiş Milletler genel sekreteri Antonio Guterres, çocuklar ve silahlı çatışmalarla ilgili yaptığı son raporunda, bazı Arap ülkelerinde öldürülen ve yaralanan çocuk sayısına dikkat çekiyor. Genel olarak 2018 senesini kapsayan bu raporda;

- okulların ve hastanelerin tahrip edilmesi

- çocukların askere alınması

- tecavüz ve cinsel şiddet

- yaklaşık 20 ülkede çocuklara dâir yaralama, sakatlama, öldürme gibi 24.000 ağır vakayı kaydedilmiştir. Fakat gerçek sayının bunun daha da üzerinde olduğu bir gerçektir.. Sadece Birleşmiş Milletlerin doğruladığı bu sayının dışında bilinmeyen, kayda alınmayan ve kayıttan sonra üzerine eklenen vakalar da elbette mevcuttur.

Rakamın büyüklüğü ne olursa olsun yine de en çok incelenmesi ve üzerine düşülmesi gereken konu; bu zararı gören çocukların ve diğer bireylerin, uğradıkları zarardan sonraki psikolojik süreçleridir. Çünkü fiziksel yaralanmalar iyileşebilir, onarılabilir veya zaman geçtikçe yarayla yaşamaya alışılabilir. Fakat savaşın 'psikolojik etkisi' nesilden nesile aktarılacak davranış bozukluklarına sebep olabilecek güce sahiptir. Ne yazık ki ülkelerini terk edenler savaştan uzak bir hayata girmiş olsalar da psikolojik sorunlardan kaçabilmiş değillerdir.

Bu konuda çalışan araştırmacı ve psikolog Lamia Khoury, savaştan kaçan çocukların ve diğer bireylerin çatışmalardan nasıl etkilendikleri hakkında genelleme yapılmasının hata olduğunu söylemektedir. Çünkü genelleme yapılırken, bireyler aynı ülkelerde yaşasalar bile her ailenin ahlaki değerlerinin, mahremiyet sınırlarının, başlarına gelen olayların, olaylara bakış açılarının, sosyal düzeylerinin farklı olduğuna bakılmamaktadır. Bir uzmandan yardım alınarak "genelleme yapılan" bu kişilere tedavi uygulandığında, bahsedilen bu ayrılıklardan dolayı, bireylere farklı yollarla tedavi uygulandığını görürüz.

Hayatta kalmayı ve ülkelerinden çıkmayı başaran kişilerde "suçluluk psikolojisi" yaşandığına da rastlanmaktadır. Çünkü geride ailelerini, sevdiklerini bırakmış olmanın hüznünü duyarlar ve buna karşılık ellerinden bir şey gelmemektedir.

Okula gidemeyen, tedavi göremeyen, ailelerinden ayrılmak zorunda kalan çocuklarda da suçluluk psikolojisi yaşanmaktadır.

Ülkelerinden ayrılıp daha farklı bir ülkeye göç etmek zorunda kalan kimseler ise başka zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Yeni bir dil, yeni insanlar, yeni yasalar, kültürler.... Bunların hepsi bireyin üzerindeki psikolojik baskıyı artırmaktadır. Khoury bu konuda tedavi uygularken konuşulması gereken öncelikli konunun geçmişte neler yaşandığı değil, "tedavi gören kişinin yeni hayatındaki temel ihtiyaçları nelerdir?", "bireyi sosyal hayata nasıl kazandırabiliriz" gibi soruların cevaplanması olduğunu savunmaktadır. Çünkü yeni hayatındaki temel ihtiyaçları karşılanmamış olan kişi, yeni hayatında da sorunlarla mücadele edecek, daima stresli olacak, yeni bir hayat kurduğunun farkında olmayacak ve mutsuz olmaya devam ederek geçmişinden kurtulamadığı için tedavi de pek işe yaramayacaktır. Psikolog, hastasına kendi hayatlarını ve çevrelerini kontrol etme yeteneğini kazandırmalıdır.

Başka bir bağlamda, dünya sağlık örgütünün 2015 senesindeki çalışmalarına göre savaştan etkilenen Yemenli ve Suriyelilere yapılan psikolojik destek sonrasında görülen davranışsal ve duygusal sorunlar şunlardır;

- üzüntü, keder

- korku

- anksiyete

- öfke ve umutsuzluk

- kontrol kaybı

- çaresizlik

- can sıkıntısı

Bazı bireyler gördüğü şiddeti çok fazla özümsemesi sebebiyle felç geçirecek kadar büyük krizler yaşamaktadır. Yaşadıkları şiddet sahnesini düşünmekten kendini alamayarak geçmiş zamanda kalmaları, beraberinde özgüven kaybı ve güvensizlik gibi duyguları da getirmektedir.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen yine de bir umut mevcuttur. Araştırmalara göre çocuklar birden fazla kez psikolojik / fiziksel şiddete maruz kalsalar da eğer yeni hayatlarında kendilerine güvence, destek verilirse yetişkin bir bireye göre hayata daha iyi tutunabilmektedirler. Fakat bu güvenceyi verecek en önemli unsur, psikologdan önce elbette aile olmalıdır.

Konumuzla ilgili olarak yaşadığım etkileyici bir olayı anlatmak istiyorum. Yaz tatilinde ailemle beraber tarihi yerleri gezmek için İstanbul'a gittiğimizde Fatih camisinde namaz kıldık. Camiden çıkarken bir kadın ve iki kızı dikkatimizi çekti. Yüzünde yorgunluk gördüğümüz bu kadının yanına gidip yardım etmek istediğimizde tanımadığı için çekinmiş olacak ki, sorduğumuz sorulara cevap vermekte zorlanıyordu. Bir kaç dakika vakit geçirdikten sonra birden yaşlı bir adam geldi ve kadınla çocuklarını alıp yanımızdan ayrıldı.

İstanbul'dan Karabük'e döndüğümüzde o kadın hâlâ aklımızdaydı. Bir kaç gün geçtikten sonra görüştüğümüz kadın bizi aradığında kaygılı, endişeli bir ses tonuyla konuşmaya başladı. Konuya girmekte zorlandığını, o gün gösterdiğimiz ilgiden dolayı bize güvendiğini, hatta tek güvendiği kişinin biz olduğumuzu söyledikten sonra başından geçenleri anlatmaya başladı. Türkiye'ye yeni geldiğinden, bir Türk adamla evlendiğinden, fakat eşinin kendi çocuklarını su satmaya zorladığından bahsetti. Fakat o, çocuklarının su satmasını istemediği için yaşadığı zorluklardan sonra adamdan boşanarak, kendisini Türkiye'ye getiren arkadaşının evinde kalmaya başlamaya karar vermiş. Çocuklarının da tüm bu olumsuzlukların içinde korkuyla yaşadığını anlattıktan sonra böyle bir haber beklemediğimiz için ne diyeceğimizi bilemedik ve teselli vererek konuşmayı sonlandırdık.

Yaşamış olduğum ve yazılanları destekleyen bu hatıram, ülkesini terk etmiş kişilerin mutlu, sorunsuz bir hayata başladıkları düşüncesini yıkıyor. Çünkü yeni bir hayat; aslında yeni bir kültür, yeni iş, yeni dil, yeni sistem, kurallar ve yeniden hayatta kalma çabası demektir... Bunun için herhangi bir ülkede mülteciler ve özellikle mülteci çocuklar için yardım düzenlenecekse, şüphesiz bu yardımlardan biri de onları hayata kazandırmak için verilen sosyal destek ve temel ihtiyaçlarını karşılamak olmalıdır.

SAVAŞA ZORLANAN ÇOCUKLAR

"Aldatılan çocuklar savaşın yakıtıdır"

Ne yazık ki savaş esnasında bazı çocukların aldatılarak veya zorlayarak asker yapıldığını da görüyoruz. Bu çocuklar bu durumun içinden kurtulup ailelerine dönseler bile yaşlarına uygun olmayan bir çok şeye şahit olduklarından dolayı travma yaşamaları, psikolojik hasarlar almaları çok normaldir. Fakat bazı etkiler açıkça görülmeyebilir ve aile bunu farkedemez. Böyle durumlarda çocuk güvenli bir ortamda güven içinde yaşamaya başlasa bile mutlaka psikolojik bir destek almalıdır. Böylece önden teşhis yapılmış ve gelecekte ortaya çıkabilecek olan herhangi bir davranış bozukluğuyla karşılaşma ihtimali de azaltılmış olur..

2) Savaşın Çocuklar Üzerindeki fiziksel Faktörü :

Fiziksel faktörden bahsederken, bu faktörün psikolojik faktör ile arasında bir bağlantı ve ilişki olduğunu görüyoruz. Bu bağlantıyı netleştirelim: Çocuklar, savaştan uzak, güvenli bir ortama nakledilseler bile savaşın etkileri onların üzerinde hüzünlü anılar olarak kalacaktır. Çünkü bir çok çocuk, savaştan dolayı kol, bacak, göz gibi uzuvlarını kaybetmiş durumdadır. Bu, onlarda özgüvenin yitirilmesine sebep olabilir. Ancak elbette zaman geçtikçe biz, savaştan etkilenen bu çocuklara maddi manevi konularda yardım eder, tedavilerinde de gereken çalışmaları yerine getirirsek psikolojik durumları da sağlıklı duruma gelebilir.

Bahsettiğimiz gibi savaşlar psikolojik ve fiziksel olarak iki türlü hasara yol açmaktadır. Ve psikolojik sorun yaşayan çocuklar ile bireyler yeterli tedaviyi görmezlerse, yaşadıkları strese ve olumsuzluklara tepki olarak bedenlerinde hasarlar, hastalıklar çıkabilir. Aynı şekilde vücududunda kayıplar, hasarlar olan bir çocuğun bu eksikliklerden dolayı yaşadığı bazı olaylar psikolojisini etkileyebilir. Mesela yüzü yanan çocuk bu şekilde arkadaşlarına görünmek istemeyeceği için okula gitmekte zorlanır, arkadaş edinmekte çekingen olur, kendini toplumdan geri çeker ve benlik kaybı, özgüven sorunları yaşayabilir.

Yani; fiziksel hasarlar psikolojiyi, psikolojik sorunlar da bedeni olumsuz yönde etkileyebilir.

Fiziksel hasar, çocukların maruz kaldığı hastalıklar, kanser, kalp hastalığı, boğulma ve nefes darlığı gibi durumlarda da temsil edilmektedir.Örneğin, 10 milyondan fazla Yemenli çocuk birçok fiziksel hasardan ve kolera ve yayılan diğer ciddi hastalıklar gibi hastalıklardan muzdariptir. Ülkelerinde var olan sağlık ihmali nedeniyle. UNICEF’in 2018 yılı istatistiklerine göre Yemen’de her gün, her 10 dakikada bir, yaygın hastalıklar nedeniyle bir çocuk hayatını kaybediyor ve bu çok ürkütücü ve asla hafife alınmıyor.

Ancak savaşın fiziksel ve psikolojik sağlık etkisi, o savaşa doğrudan tanık olanlarla sınırlı kalmayıp, sonraki nesillere aktarılabilir. Son zamanlarda yapılan araştırmalar, savaş sırasında stresli bir sosyal ortamda yaşamanın bir sonucu olarak ebeveynlerin, özellikle de annenin maruz kaldığı psikolojik stres, enfeksiyon, travma sonrası semptomlar veya stresin henüz doğmamış olanlara bile çocuklarına bulaştığını göstermektedir. Bu, savaşın etkilerinin gelecek nesiller boyunca devam edeceği ve buna tanık olan çocuklarla sınırlı olmadığı anlamına gelen tehlikeli bir keşif.

Çağın hastalığından, çatışma bölgelerindeki çocuklar ve mülteci çocuklar üzerinde bıraktığı sağlık ve fiziksel zarardan bahsetmeden bu konuya geçemeyiz. COVID-19’un gelişmiş ve politik olarak istikrarlı toplumlar üzerinde psikolojik, fiziksel ve ekonomik etkisi vardır, ayrıca sağlık çerçeveleri ve sağlıksız koşulların yanı sıra savaşların, çatışmaların ve savunmasız çocukların olduğu bir toplumdan bahsetmiyorum bile.

UNICEF tarafından yayınlanan bir rapora göre, raporda COVID-19'un çocukların acılarını bir araya getirdiğinden ve bölgede mülteciler ve yerinden edilmiş insanlar da dahil olmak üzere 25 milyon muhtaç çocuğun yaşadığından ve bunların çoğu silahlı çatışmalar ve çatışmalar nedeniyle evlerinden edilmiş kişilerden söz ediliyor. Suriye, Yemen, Sudan, Filistin, Irak ve Libya'daki savaşlar.

Fiziksel belirtiler ise şöyledir;

- yorgunluk

- uyku sorunları

- iştahsızlık

- açıklanamayan fiziksel şikayetler

- teslimiyet

- saldırgan davranışlar

- iletişim kurmakta zorlanmak

- şiddetin etkisiyle travmalar, krizler yaşamak ve kâbuslar görmek.

UNİCEF'ten bazı İstatistikler :

1) 3-16 yaşlarındaki Suriyeli mülteci çocukların %40'ının eğitimine erişilememektedir, 6,1 milyon çocuğun yardıma ihtiyacı olup %20 artış yaşandığını, bu sayının ise Suriye'deki çocukların %90'ı olduğunu ifade eder.

2) Sadece 2008 yılında göç edilmeye zorlanan çocukların sayısı yaklaşık 18 milyon olarak hesaplanmıştır. Lakin kayda geçmeyen çocukların mevcut olduğu da şüphesizdir.

3) Yaklaşık 250 milyon çocuk, savaş bölgesinde yaşamaya devam ederek psikolojik ve fiziksel zararlar görmeye devam etmektedir..

4) Suriye'deki 10 yıllık çatışmanın ardından, Suriyeli çocukların %90'ının desteğe ihtiyacı vardır.

Verilen istatistiklere baktığımızda çok sayıda çocuğun desteğe ve güvenliğe ihtiyacı olduğunu görüyoruz. Halbuki güven ve destek, çocuk için en önemli değerlerden sadece birkaçıdır ve gelecek de çocuklar ile inşa edilir. Birey, öğrendiği ahlaki vb değerleri en iyi şekilde çocuklukta kazanır ve çocukken öğrendiği değerler, hayatının geri kalanında nasıl davranıp karar vereceğini büyük oranda etkiler. Öyleyse geleceğini iyi inşa etmek isteyen bir toplum, önce çocukların temel ihtiyaçlarını karşılamalı ve öğrendiklerini uygulayabilecekleri güvenli, huzurlu bir ortam hazırlamalıdır. Fakat durum bu istatistiklere benzer şekilde devam ederse, geleceği aydınlatacak gençlerin hayalini kurmak, sadece hayal olarak kalacaktır.

Bu konuda Uluslararası kurum ve kuruluşların rolüne değinmeden geçemeyiz. Bunlardan biri UNICEF ve BM çocuk hakları sözleşmesidir. UNICEF , çocukların haklarına karşı yapılan ihlalleri durdurarak uluslararası olarak çocuk haklarını savunma konusunda önemli bir yere sahiptir ve diğer kuruluşların ulaşamadığı bir çok yere uzanabilmektedir.

Diğer yandan, çocuk haklarına dair olan sözleşme de; çocukların medeni, siyasi, ekonomik ve kültürel haklarını tanımlayan uluslararası bir karardır. Bu kararı birleşmiş milletler çocuk hakları komitesi tarafından onaylanmıştır.

Fakat tüm bu çalışmalara rağmen bugün çocukların uğradığı istismarlar ve ellerinden alınan temel haklar açıkça ortadadır. Bu da bize tüm bu organizasyonların %100 başarılı olmadığını göstermektedir.Ve savaş ve çatışma bölgelerindeki çocuklarımızın durumu hakkında büyük bir endişe nedeni var.

Çocukların savaşta sömürülmesi

Daha önce bahsettiğimiz zararlar, savaşlarda ve çatışmalarda çocuğu etkileyen ve öncelikli olarak hedef alınan birçok istismarın , çatışma ve savaş alanlarında, tüm insanlık biçimlerinin üstesinden gelinir ve suçları ve çocukları istismar etmeleri, tüm normları ve yasaları aşarak çocukları mümkün olan en korkunç şekillerde sömürmelerine yol açar.

Savaş çocuklarının maruz kaldığı ve maruz kalmaya devam ettiği sömürü biçimleri arasında şunlar yer almaktadır :

cinsel kullanımı : yani her iki cinsiyete tecavüz oluyor , kız çocuklarının kendilerine izin verilmeyen bir yaşta evlendirilmesi, bu da tecavüze yol açar.hatta her yaştan çocukları fuhuşta ve sömürüde bile kullanıyorlar.Bu konuda en detaylı aşağılanmış ve güvenilir kaynak şöyle diyor :

《 Yalnızca cinsel şiddet tehdidi, tüm toplulukların evlerini terk etmesine neden olabilir. Cinsel şiddet mağdurları ve hayatta kalanlar, HIV ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma riski altındadır. Ayrıca, bu şiddet biçimine ilişkin damgalama nedeniyle potansiyel olarak ömür boyu sürecek psikolojik sonuçlara ve etkilere maruz kalabilirler 》.

(Uluslararası Kızılhaç Komitesi)

Askeri kullanımı Savaş çocukları, askeri olarak sömürüldükleri, çocukluklarını ve masum fikirlerini çaldıkları, askeri veya terörist olan her şeyde kullanmak için beyinlerini yıkadıkları için diğer sömürü biçimlerinden muzdariptir ve Çocuklar işe alınıyor ve gözaltına alınıyor.

Çocukların düşmanlıklara veya patlayıcı ve insan bombalarına katıldığı ve onları casusluk, aşçılık gibi çeşitli işlerde sömürmeye ek olarak işe alındığı yerler, her yıl binlerce çocuk, çatışmalara katılmaları veya silahlı kuvvetler veya silahlı gruplarla bağlantıları da dahil olmak üzere çeşitli nedenlerle özgürlüklerinden, çocukluklarından ve masumiyetlerinden mahrum bırakılıyor. Bu yoksunluk onları daha büyük risk altına sokabilir ve gelecekteki gelişimleri için kalıcı ve yıkıcı sonuçlar doğurabilir.

Bütün bunları duymak bile gözleri ve kalbi kanıyor , o halde yaşayıp bir parçası olmaya ne dersiniz.Bu adaletsizliği ve hak gaspını gözünün önünde görüp ya da sana uygulanıp çaresiz kalmaya ne dersin? Zayıf olmanın ,Çocuk olmanın yanı sıra ne olduğunu asla anlamadın ve adaletsizliğe, katliama, kana gözlerini açtın.Bu çocuk nasıl yaşayacak , nasıl büyüyecek, nasıl düşünecek? Bütün bunlar, çocuklarımızın bugünkü durumu ve yarınki gelecekleri adına bizleri üzüyor.



   نشر في 16 يوليوز 2023 .

التعليقات


لطرح إستفساراتكم و إقتراحاتكم و متابعة الجديد ... !

مقالات شيقة ننصح بقراءتها !



مقالات مرتبطة بنفس القسم













عدم إظهارها مجدداً

منصة مقال كلاود هي المكان الأفضل لكتابة مقالات في مختلف المجالات بطريقة جديدة كليا و بالمجان.

 الإحصائيات

تخول منصة مقال كلاود للكاتب الحصول على جميع الإحصائيات المتعلقة بمقاله بالإضافة إلى مصادر الزيارات .

 الكتاب

تخول لك المنصة تنقيح أفكارك و تطويرأسلوبك من خلال مناقشة كتاباتك مع أفضل الكُتاب و تقييم مقالك.

 بيئة العمل

يمكنك كتابة مقالك من مختلف الأجهزة سواء المحمولة أو المكتبية من خلال محرر المنصة

   

مسجل

إذا كنت مسجل يمكنك الدخول من هنا

غير مسجل

يمكنك البدء بكتابة مقالك الأول

لتبق مطلعا على الجديد تابعنا